-
1 dört dönmek
мета́ться -
2 dört dönmek
to search everywhere -
3 etrafında dört dönmek
dance attandance on smb. -
4 etrafında dört dönmek
to hover around -
5 dört
четы́ре* * *озвонч. -dü1) четы́реdördümüz — че́тверо из нас
dörtte bir — че́тверть, одна́ четвёртая (чего-л.)
dörtte bir çay kaşığı tuz — че́тверть ча́йной ло́жки со́ли
dört yaşındadır — ему́ четы́ре го́да
saat dörtte — в четы́ре часа́
2) с именами на -lı / -lık четырёх-, име́ющий четы́ре...dört silindirli makine — четырёхцилиндро́вая маши́на
3) со словом taraf и т. п. всеdört bir taraf[ı], dört taraftan — со всех сторо́н
dört bir yanı — все сто́роны (кого-чего-л.)
••- dört başı mamur
- dört dönmek
- dört dörtlük
- dört duvar arasında kalmak
- dört elle sarılmak
- dört elle yapışmak
- dört göz bir evlat için
- dört gözle beklemek
- dört kitap
- dört köşe olmak
- dört üstü murat üstü
- dört yanı deniz kesilmek -
6 dört
"1. four. 2. all (sides, directions, parts). - ayak üstüne düşmek to land on one´s feet, be very lucky; to get out of trouble easily. - ayaklı quadruped, four-legged. - başı mamur in perfect condition, prosperous, flourishing. -te bir one fourth, a quarter. - bir tarafı/ yanı all around it, on all sides of it. - bucak everywhere. - dönmek 1. to search desperately for a remedy. 2. to scurry around. - dörtlük 1. mus. whole note. 2. perfect. - duvar arasında kalmak to be shut in. - elle sarılmak/yapışmak /a/ 1. to go into (something) wholeheartedly. 2. to cling to (someone) for support and help. - göz person wearing glasses. - gözle bakmak /a/ to look carefully (at). - gözle beklemek /ı/ to wait eagerly (for). - göz bir evlat için. proverb All that parents do is for their children. - işlem the four arithmetical operations. - köşe/köşeli four-cornered, four-sided; square. - köşe olmak to be highly pleased, be delighted. - taraftan on all sides. - üstü murat üstü fortunate, prosperous, flourishing. - yanına bakmak/- yana bakınmak to look all around. - yanı deniz kesilmek to be left without help or hope." -
7 etraf
окруже́ние, окружа́ющая среда́etrafı araştırmak — всё обыска́ть, обша́рить всё вокру́г
etrafa haber vermek — оповести́ть всех [вокру́г]
etrafına toplamak — собра́ть вокру́г себя́
şehrin etrafları — окре́стности го́рода
etrafını almak — окружи́ть, взять в кольцо́
etrafında dört dönmek — увива́ться, верте́ться о́коло (кого-л.)
-
8 etraf
etraf [ɑː] Umgebung f; Umkreis m; Milieu n, (die) menschliche Umgebung;etrafa haber vermek etwas ausposaunen;-in etrafını almak sich sich scharen (um A);-in etrafında (dört) dönmek um jemanden herumscharwenzeln;etrafına toplamak um sich scharen;-in etrafında um (A), um … (A) herum; fig über (A) -
9 etraf
"1. sides; surroundings, area around or near. 2. associates, friends. -ına /ın/ around: Masanın etrafına dizildiler. They lined up around the table. -ında /ın/ around: Evin etrafında bir bahçe var. There is a garden around the house. Ateşin etrafında dönüyorlar. They are circling around the fire. -ını almak /ın/ to surround. -ında dört dönmek /ın/ to hover around, pay great attention to." -
10 göz
göz1 Öhr n einer Nadel; Öse f; Fach n, Schubfach n, Schublade f; Kasten m; Waagschale f; Öffnung f; (Brücken)Bogen m, Durchfahrt f; dial Zimmer n-den göz açamamak keine Ruhe finden (vor D); sich von einer Krankheit nicht erholen können;göz açıp kapayıncaya kadar im Nu;göz alabildiğine so weit das Auge reicht;-e göz atmak einen Blick werfen (auf A);göz boyamak Augenwischerei betreiben;göz değmek behext werden;-e göz dikmek begehren (A), ein Auge haben (auf A);göz doktoru Augenarzt m, -ärztin f;göz doldurmak SPORT für eine Überraschung sorgen, überraschen;-e göz etmek jemandem zuzwinkern;-e göz gezdirmek überfliegen (A, z.B. einen Text);göz göre (göre) vor aller Augen;-e göz kırpmak jemandem zuzwinkern;-i göz önünde tutmak berücksichtigen (A); in Betracht ziehen;göz tanışıklığım var ich kenne ihn vom Sehen;göz yumulmaz nicht zu unterschätzend;-i gözden çıkarmak etwas (A) opfern, fam Geld losmachen;-i gözden düşürmek jemanden diskreditieren; jemandem den Nimbus nehmen; verhasst machen;-i gözden geçirmek durchblättern, überfliegen A; prüfen, untersuchen; Motor nachsehen; Theorie überprüfen;-i göze almak einer Gefahr (D) ins Auge sehen; riskieren, wagen (A);göze batmak fig ins Auge springen, (unangenehm) auffallen;göze çarpan auffallend;göze çarpmak auffallen, ins Auge springen;-in gözlerinden okumak jemandem etwas (A) an den Augen ablesen;gözlerini dört açmak genau aufpassen; die Augen aufmachen; fig die Augen aufreißen;gözü açık fam auf Draht, fix; wachsam;gözü açılmak verständig werden;gözü bağlı sorglos; unüberlegt, unbedacht;gözü dönmek zornig werden, rasend werden;-den gözü dönmüş rasend (vor D); verblendet;gözü gibi sakınmak wie seinen Augapfel hüten;onu (bir yerden) gözüm ısırıyor er kommt mir (irgendwie) bekannt vor;-de gözü kalmak begehrt werden; erpicht sein (auf A); neidisch sein (auf A);-de gözü olmak fig ein Auge haben (auf A);gözü pek beherzt;-e gözü takılmak unverwandt blicken (auf A); starren (auf A);gözü tok genügsam, anspruchslos;-i gözü tutmak jemandem gefallen, Interesse haben (für A);bu işi gözüm tutmuyor diese Arbeit liegt mir nicht;-in gözüne girmek jemandes Zuneigung erwerben;gözünü (a gözlerini) açmak aufpassen, Acht geben; aufwachen; fig (-in jemandem) die Augen öffnen; (-de in D) heimisch werden;gözünü doyurmak mit vollen Händen geben;(-e) gözünü kapamak oder yummak die Augen für immer schließen, sterben; fig die Augen (-e vor D) verschließen; so tun, als ob man etwas nicht sähe;gözünün içine baka baka unerschrocken (und kaltblütig);-in gözünün içine bakmak jemandem in die Augen sehen; um jemanden zittern; jemanden hätscheln; flehend jemanden anblicken, jemanden anflehen;dört gözle sehnsüchtig warten;gözüm! mein Liebling! -
11 köşe
köşe Ecke f; Eck-;köşe başı Straßenecke f;köşe başı bakkalı fam (der) Laden um die Ecke;köşe(de) bucak(ta) alle Winkel; an allen Ecken und Enden;köşe kadısı Träumer m, -in f; Einzelgänger m, -in f;köşekapmaca Kinderspiel Bäumchen wechseln;köşeyi dönmek um die Ecke biegen; fig fam schnell zu etwas kommen;dört köşe Viereck n
См. также в других словарях:
dört dönmek — 1) telaşla çare aramak Cemil, Cemil! diye haykırarak yağmurun altında dört dönüyordum. R. N. Güntekin 2) bir iş yapmak için telaşla sağa sola koşmak Bizi memnun etmek için etrafımızda dört dönüyordu. Ç. Altan … Çağatay Osmanlı Sözlük
dört — is., dü 1) Dört sayısının adı 2) Bu sayıyı gösteren 4, IV rakamlarının adı 3) sf. Üçten bir artık Birleşik Sözler dört ayak dört ayaklılar dört bir dört bucak dörtcihar dörtçeker … Çağatay Osmanlı Sözlük
etrafında dört dönmek (veya pervane olmak) — (birinin) isteğini elde etmek için birinin yanından ayrılmayıp gönlünü etmeye çalışmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
pervane kesilmek — 1) saygı duyduğu bir kişiye hizmet edebilmek için devamlı etrafında olmak, didinip durmak 2) her isteği yapmak için çevrede dört dönmek Hanımlara kafa tuttuğu hâlde, onların karşısında pervane kesilir. R. N. Güntekin 3) dönüp durmak Herkesin… … Çağatay Osmanlı Sözlük
göz — is., anat. 1) Görme organı 2) Bazı deyimlerde, görme ve bakma Gözden geçirmek. Gözden kaybolmak. Göz önünde. Gözü keskin. 3) Bakış, görüş Bu sefer alacaklı gözüyle baktım. 4) Suyun topraktan kaynadığı yer, kaynak Asıl felaket bu pınara sırt… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ağız — 1. is. Yeni doğurmuş memelilerin ilk sütü 2. is., ğzı, anat. 1) Yüzde, avurtlarla iki çene arasında, ses çıkarmaya, soluk alıp vermeye ve besinleri içine almaya yarayan boşluk 2) Bu boşluğun dudakları çevrelediği bölümü Küçük bir ağız. 3)… … Çağatay Osmanlı Sözlük
Chicken-Döner — Dönerfleisch am Spieß Döner mit Pide … Deutsch Wikipedia
Döner Kebab — Dönerfleisch am Spieß Döner mit Pide … Deutsch Wikipedia
Döner Kebap — Dönerfleisch am Spieß Döner mit Pide … Deutsch Wikipedia
Döner kebab — Dönerfleisch am Spieß Döner mit Pide … Deutsch Wikipedia
Dönerkebab — Dönerfleisch am Spieß Döner mit Pide … Deutsch Wikipedia